Modern toplum, bireylerin sosyal etkileşimlerini ve ilişkilerini şekillendiren karmaşık bir yapıya sahiptir. İnsanlar olarak, sınırları zorlayan, kendimizi ifade etmeye çalışan bireyler olarak, içinde yaşadığımız toplumun beklentileri ve değerleriyle sürekli bir etkileşim içerisindeyiz. Bu etkileşimlerin en belirgin olanlarından biri ise onay arama olgusudur. Peki, biz neden onay ararız? Bu arayışın arkasında yatan psikolojik, sosyal ve kültürel nedenler nelerdir? İşte bu yazıda, içimizdeki toplumun seslerinin yankılandığı ve onay aramanın bireyler üzerinde yarattığı etkileri derinlemesine inceleyeceğiz.
İnsanoğlu, sosyal bir varlık olarak doğar ve büyür. Çocukluktan itibaren aile, okul ve çevre gibi sosyal yapılar içinde şekilleniriz. Bu yapıların en belirgin özelliklerinden biri, bireylerin onay arayışında bulunmasıdır. Gelişim psikologları, onay aramanın bireylerin kendine güvenlerini artırdığını ve sosyal kabul görmelerini sağladığını belirtiyor. Özellikle küçük yaşta alınan olumlu ya da olumsuz geri dönüşler, bireyin benlik algısını büyük ölçüde etkiler. Olumlu bir onay, bireyin kendisini değerli hissetmesini sağlarken, olumsuz bir eleştiri ise duygusal travmalara yol açabilir.
Yetişkin yaşamında onay arama, sosyal medya gibi yeni etkileşim ve iletişim biçimlerinin de etkisiyle daha da belirgin hale gelmiştir. Günümüzde pek çok birey, sosyal medya üzerinden paylaşımlar yaparak arkadaşlarının ve takipçilerinin beğenilerini almak için çaba göstermektedir. Bu durum, bireylerin kendi kimliklerini bulma süreçlerini zorlaştırırken, aynı zamanda toplumsal baskılara daha fazla maruz kalmalarına neden olabilmektedir. Bu bağlamda, "Toplum içinde onay arayışı neden bu kadar yaygın?" sorusu önemli bir gündem maddesi haline geliyor.
Toplum, bireyler üzerinde kurduğu çeşitli sosyal normlar ve değerler ile onları yönlendirmektedir. Bu normların oluşturduğu baskı, bireylerin davranışlarını ve seçimlerini oldukça etkiler. İnsanlar, çevrelerinden gelen bu sosyokültürel baskıya uyum sağlamak ve toplum tarafından kabul edilmek için onay arama yoluna gidebilirler. Bu da, bireylerin içine düştüğü bir kısır döngüye neden olabilir. Onay almak için çabalamak, bireyleri kendi isteklerinden ve hedeflerinden uzaklaştırabilir, başkalarının beklentilerine göre şekillenmelerine yol açabilir.
Özellikle genç bireyler, bir grup oluşumuna katılmak veya bir kimlik oluşturmak adına onay arayışını daha yoğun yaşayabilirler. 'Gerçek benliğimizi' bulma çabası içerisinde, zaman zaman başkalarının görüşleri ile kendi değer yargılarımız arasında kalabiliriz. Bunun sonucunda bireyler, kimlik krizleri yaşayabilir ve bu süreç oldukça zorlu olabilir. Toplumsal normlarına karşı çıkan bireyler de, anti-sosyal ya da "farklı" olarak damgalanabilir. Dolayısıyla, bunun getirdiği bir izolasyon ve yabancılaşma durumu da ortaya çıkabilir.
Onay arayışının yanı sıra, toplumun değerleri ile bireylerin öz değerleri arasında denge kurma çabası, bireylerin ruh sağlığı üzerinde önemli etkiler yaratmaktadır. Kendine güvensizlik, anksiyete ve depresyon gibi duygusal durumlar, onay arayışının en büyük yan etkileri arasında yer alır. Bu nedenle, bireylerin kendi değerlerini tanıması ve toplumun beklentilerinden bağımsız bir şekilde davranabilmeyi öğrenmeleri büyük önem taşır.
Sonuç itibariyle, içimizdeki toplumun sesleri geniş bir yelpazede kullanılmakta ve bireyler üzerinde derin etkiler bırakmaktadır. Onay aramak, bireylerin sosyal kabul görme arzusundan kaynaklanırken, aynı zamanda toplumsal baskıların bir yansımasıdır. Bu durum, bireylerin kimliklerini bulmalarını ve geliştirmelerini zorlaştırmakta, bazı durumlarda ise ruhsal problemleri tetikleyebilmektedir. Dolayısıyla, bu karmaşık sürecin farkında olmak ve bireysel özgürlüğü sağlamak için toplumsal değerleri sorgulamak önemli bir adım olabilir.