Narin Güran cinayeti, Türkiye'nin gündemini sarsan trajik olaylardan biri olarak dikkat çekti. 2021 yılında yaşanan bu cinayet, özellikle genç yaşta hayatını kaybeden Narin’in ailesi ve çevresi için büyük bir yokluğu da beraberinde getirdi. Narin Güran'ın cinayetinin ardından yapılan yargılamalar ve özellikle Yargıtay’ın konuya ilişkin son kararı, adalet arayışını daha da derinleştirdi. 2023 Ekim ayında, Yargıtay tarafından sunulan tebliğnamede, daha önce mahkeme tarafından verilen cezalara ilişkin onama kararı dikkat çekti.
Narin Güran'ın cinayeti, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların korunması konularında geniş bir tartışma alanı açtı. Narin, sadece bir cinayet kurbanı olmanın ötesinde, cinayet sonrası toplumda oluşan infialin sembolü haline geldi. Sosyal medyada başlatılan kampanyalar, Narin’in sesi olmayı amaçlayan birçok sivil toplum kuruluşunun da desteğiyle, Türkiye'de kadın cinayetlerine karşı farkındalık oluşturmayı hedefledi. Bu noktada, bu olayın ardında yatan toplumsal dinamikler ve yaşanan adaletsizliklerin gün yüzüne çıkması, sadece Narin’in değil, benzer kurbanların da hikayelerinin yeniden hatırlanmasına vesile oldu.
Yargıtay, Narin Güran cinayeti ile ilgili olarak yürütülen yargı süreci sonunda, bir tebliğname hazırlayarak verdiği mahkeme kararlarını onayladı. Bu tebliğname, mahkemenin daha önce almış olduğu ceza kararlarını destekleyerek, cinayetin faillerine verilen cezalara karşı çıkan itirazların yetersizliğini ortaya koyuyor. Yargıtay’ın mütalaasında, cinayet sonuçlarının ağır olduğu ve toplumda oluşturduğu olumsuz etki nedeniyle cezalarda indirim yapılması gerekmeyeceğine vurgu yapıldı. Bu durum, hem Narin’in ailesine hem de adalet arayışında olan birçok kadına destek olmayı amaçlıyor.
Narin Güran cinayeti, sadece bireysel bir tragedi değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin, kadınlara karşı işlenen suçların ve bunlara karşı duyarsız kalınmaması gerektiğinin bir göstergesidir. Narin’in hikayesi, adaletin yerini bulması adına verilen mücadelenin kararlılığını da simgeliyor. Yargıtay’ın gerçekleştirdiği bu onama kararı, Türkiye’deki kadın cinayetlerine karşı mücadelenin sembolü olarak önemli bir aşama teşkil ediyor. Bu cinayet üzerinden yükselen seslerin, kadın hakları konusunda daha geniş bir toplumsal değişime yol açması temennisiyle, adalet yolunda atılan her adımın kıymeti bir kez daha anlaşılıyor.
Bununla birlikte, Narin Güran’ın ailesi ve destekçileri, Yargıtay’ın verdiği kararın ardında durarak, toplumsal farkındalığın artmasına ve benzer durumların bir daha yaşanmaması için mücadele etme kararlılığını sürdürdüklerini belirtiyorlar. Adaletin yerini bulması için yapılan bu mücadele, her bireyin sorumluluğu olarak topluma karşı bir görev bilinci oluşturmaktadır. Narin’in adının unutturmaması için verilen bu savaş, diğer kadınların da seslerinin duyulmasını sağlayacak önemli bir adım olarak kaydedilmektedir.